KTK md.95/2 “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.” denilmektedir. Sigortacı 3.kişilere karşı ileri süremeyeceği hususları kendi sigorta ettirenine de rücu edebilecektir.
Sigorta şirketi halefiyet ilkesi gereği sigortalının yerine geçerek tazminatı ödedikten sonra ödenen bu tazminatın tamamını veya belirli bir oranını kusurlu olan taraftan talep edebilir. Bazı hallerde sigorta ettirene de yöneltilebilen rücu davasının şartları şunlardır
1.Ağır Kusur veya Kastının Olması: Sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelen bir olayda kaygan zeminde ani fren yapma, hatalı sollama, kavşaklara hızla girme, geçme yasağına uymama, kırmızı ışıkta durmama gibi durumlarda, kaza yapan sürücü̈ tam kusurlu bulunabilir ancak böyle olsa dahi kurallara ve yasaklara aykırı olarak araç kullanma kapsamında değerlendirilir. Kasıtlı veya kasta yakın bir ağır kusur sayılamaz. Bu nedenle, bu gibi durumlarda sigorta şirketinin sigorta ettirene rücu hakkından söz edilemez. Rücu hakkının kullanılabilmesi için sigorta ettirenin kazanın oluşumundaki kusuru ya kast derecesinde olmalı ya da ağır kusur sayılabilecek şekilde kazaya sebebiyet vermiş olması gerekir. Yasal mevzuat ve Yargıtay içtihatlarında ile sabit olduğu üzere sigorta ettirenin kazadan asli/tam kusurlu olması ile ağır kusurlu olması farklı kavramlar olup birbiri yerine kullanılarak değerlendirme yapmak hatalıdır. Ağır kusurlu olması için neticeyi isteme şartı sağlanmalı olayda kasıt olmalıdır. Kusur değerlendirmesi sonucu asli kusurlu olduğu tespit olunsa bile olayda ağır kusuru bulunmadığından sigorta şirketi sigorta ettirene karşı rücu hakkından yararlanamaz.
2.İstiap Haddinin Aşılması: Trafik kazasına neden olan sigortalının istiap haddinden fazla yük veya yolcu sınırının aşılması arasında nedensellik bağı kurulabilmelidir. Kazanın yükleme ve yolcu sınırının aşılması yüzünden meydana gelmiş olması halinde sigortacı 3.kişilerin zararını karşıladıktan sonra sigorta ettirene rücu edebilir.
3.Aracın Çalınması ya da Gasp Edilmesi: Mevzuata göre “Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında işletenin kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse’’ tazminatı ödeyen sigortacı işletene karşı rücu hakkını kullanabilir. Şayet işleten ya da sigorta ettiren çalınma ve/veya gasp olayında kusuru bulunmadığını ispatlayamazsa sorumlu olacakları sonucuna ulaşılır.
4.Rizikodan Sonra İhbar ve Diğer Yükümlülüklerin Yerine Getirilmemesi: Sigorta ettiren kazanın oluştuğunu ve/veya sigortacıya ulaşması gereken bilgi ve belgeleri zamanında ulaştırmamış bu nedenle de meydana gelen zarar da bir artış söz konusu olmuşsa artan kısma ilişkin sigorta ettirene karşı rücu hakkını kullanılabilir.
5.Aracı Gereken Ehliyete Sahip Olmayan Kişilere Kullandırılması ya da Kullanılması: Ehliyetsiz araç kullanma şartına dayanarak rücu hakkının kullanılabilmesi ya hiç ehliyetnameye sahip olmaması ya da herhangi bir yaptırım sonucu ehliyetine el konulması halinde mümkündür.
6.Uyuşturucu Veya Keyif Verici Maddeler Ya Da Alkol Almış Ve Bu Yüzden Güvenli Araç Sürme Yeteneklerini Kaybetmiş Sürücülerin Kaza Yapmaları: Alınan alkol oranı ile güvenli sürüş arasında uygun illiyet bağının varlığı aranmaktadır. Yani sürücünün alkollü oluşu yeterli neden görülmeyip kazanın sırf alkolün tesirinde meydana gelip gelmediği bilirkişilerce tespit edilmeye çalışılmaktadır. Mevzuata göre güvenli sürüş yeteneğini engelleyen alkol oranı 0.51 promil ve üstü olarak belirlenmiştir. Kazanın oluşu alkol bağlı değil ise örneğin alkol promilinin 0.85 olmasının bile bir önemi olmamaktadır. Kazanın alkolün etkisine bağlı olduğu tespit edilirse sigorta ettirene rücu edilebilecektir.
Uyuşturucu veya keyif verici maddeler için ise durum farklı değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Uyuşturucu ve keyif verici madde kullanan kişinin sevk ve idaresindeki aracın kaza yapması halinde kaza ile uyuşturucu ve keyif verici madde arasında uygun illiyet bağını araştırmaya gerek duyulmamaktadır. Sigortacı tazminatın kaldırılması ya da azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu hakkını kullanabilecektir.
7.Tehlikeli Ve Zararlı Maddelerin İzin Ve Önlem Alınmadan Taşınması: Mevzuata göre, tehlikeli ve zararlı maddelerin gerekli izin ve tedbirler alınmadan taşınması yasaktır Tazminatı gerektiren olay patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise zarar görenlere tazminat ödeyen sigortacı, işletene ve/veya sigorta ettirene rücu hakkını kullanabilecektir.
Yukarıda açıklanan rücu şartlarından biri ya da birkaçının varlığı halinde sigortacı işleten ve/veya sigorta ettirene karşı rücu hakkını kullanabilir. Sigorta şirketinin dayandığı koşul ile kaza arasında uygun illiyet bağı kurulabildiği takdirde açtığı rücu davasında haklı olacaktır.
Av. Beyza BAHADUR